Fumetti kelimesi İtalyanca dumancık, bulutçuk anlamlarına gelen fumetto'nun çoğuludur. Ama daha çok İtalyan kökenli bütün çizgiromanların ortak adı olarak kullanılıyor (fumetto da bazen aynı anlamda kullanılabiliyor), bu da konuşma balonlarına yapılan göndermeden kaynaklanmış herhalde. Dünya genelinde çok etkin ve tanınır olmasa da fumetti'ler ülkemizde her zaman pek bir sevilmiş, yayınlanan yabancı kökenli çizgiromanların çoğunu oluşturmuştur. Hatta bizde bir dönem çizgiromanla eşanlamlı kullanılmış 'Teksas-Tommiks' in her ikisi de İtalyan kökenlidir.
İtalya'da çizgiromanın kökleri 19. yüzyılın ortalarına kadar gidiyor. Ancak ABD'de olduğu gibi gazete bandları şeklinde değil de, daha çok gençlere yönelik eğitim ve propaganda amaçlı karikatür ve illüstrasyonlar içeren periyodik yayınlar şeklinde. Tamamen çizgiroman içeren ilk yayın ise 1908 tarihli Corriere dei Piccoli - Corrierino olarak da bilinir - adlı dergi oluyor (sonrasında Corriere dei Ragazzi adını alarak 1995'e kadar yayınını sürdürmüş), bu dergide yayınlanan Attilio Mussino imzalı Bilbolbul da ilk İtalyan çizgiroman kahramanı olarak tarihe geçiyor. Konuşma balonları yerine altyazı kullanılan dergide Amerikan çizgiromanları da yayınlanmış. Corrierino'nun başarısı, Il Giornaletto (1910), Donnina (1914), L'Intrepido (1920) ve Piccolo mondo (1924) gibi çok sayıda aynı yolu izleyen derginin de doğmasına yol açıyor. Mussolini Dönemi'nde ise çizgiromanın propaganda alanındaki gücü fark edilmiş ve İtalyan Gençliği'ni hedefleyen vatanseverlik, kahramanlık ve İtalyanlar'ın üstün halk olduğu gibi konuları işleyen yayınlar ön plana çıkmaya başlamış. 1939'dan itibaren yerli çizgiromanlar daha ağır kısıtlamalara maruz bırakılırken tüm yabancı menşeili yayınlar da yasaklanmış (bunun tek istisnası İtalya'da Topolino adıyla bilinen ve Mussolini'nin çok sevdiği Mickey Mouse'muş). Bu dönemin en önemli dergisi, çoğu kişiye göre ilk gerçek İtalyan çizgiroman dergisi olarak da kabul edilen, Jumbo imiş, bu haftalık yayın 1988'e kadar da devam etmeyi başarmış.
II. Dünya Savaşı sonrası yıllar süren baskının ortadan kalkmasıyla yoğun bir çizgiroman üretimi başlıyor İtalya'da. Ancak bu dönemin öne çıkan dergileri yine de ABD orijinli kahramanların maceralarını yayınlayan L'Avventura (1944) ve Robinson (1945) oluyor. Yerel cephede ise en orijinal çalışmalar, Venedikli bir grup genç sanatçının kurduğu L' asso di Picche adlı dergide görülüyor bu dönemde, Alberto Ongaro, Damiano Damiani, Dino Battaglia, Rinaldo D'Ami ve Hugo Pratt bu grubun en önemli üyeleri.
1948'de bundan sonraki İtalyan çizgiroman piyasasını yönlendirecek bir isim çıkıyor sahneye. Gian Luigi Bonelli, çizimlerini Aurelio Galleppini'nin yaptığı Tex Willer'ın yayınına başlıyor. Tex Willer, Bonelliano adı da verilen, 100 küsür sayfalık, cep kitabı boyutunda ve siyah beyaz çizgiromanların ilk örneği de olmuş. Bonelliano bugün de ülkedeki en popüler format olmayı sürdürüyor. Tex Willer'ı, Zagor (1961), Il Comandante Mark (1966), Mister No (1975) ve Martin Mystère (1982) izlemiş ve Bonelli'nin en büyük İtalyan çizgiroman yayınevi olmasının da yolu açılmış.
Dönemin diğer popüler serileri Diabolik ve onun ayak izlerini takip eden Kriminal ve Satanik serileri olmuş. Kriminal'in yaratıcıları, çizgiroman dünyasının en ünlü ikililerinden Magnus & Bunker'in Alan Ford serisini de unutmamak lazım. Franco Bonvicini'nin savaş karşıtı Sturmtruppen'i, Hugo Pratt'in ünlü maceracısı Corto Maltese'si, Guido Crepax'ın güzeller güzeli Valentina'sı, bunların etkisiyle daha çok yetişkinleri hedefleyen çizgiromanlara yönelen Milo Manara ve Paolo Eleuteri Serpieri'nin çalışmaları da İtalyan çizgiromanının diğer gurur kaynakları.
Fumetti'ler ne Amerikan çizgiromanları gibi cafcaflı, ne de Frankofonlar gibi elitist, ama kendilerine has sevimli bir havaları var. Belki bizde bu denli tutulmalarının sebebi de bu. Tabii bir de Türk çizgiroman okurunun alışkanlıklarından vazgeçmekteki isteksizliği, yeni deneyimlere karşı olan tutuculuğu...
No comments:
Post a Comment