Monday, January 25, 2010

Ejder Kapanı Üzerine...

Filmin ilk yarısı bittiğinde fena değil diye düşünmüştüm, gözü biraz rahatsız etse de sürekli hareket eden kamera ve yer yer kullanılan bilgisayar sosu filme oturmuş gibiydi. Oyunculuklar biraz abartılı gelmişti, ama fazla da gözüme batmamıştı hani. Konu ve karakterler de merak uyandırıcıydı. Ama sinemadan çıkarken film hakkındaki tüm fikrim olumsuz bir yöne kaymıştı maalesef. Filmin ikinci yarısında senaryodaki çatlaklar o kadar belirginleşti ki, eklenmiş zorlama aksiyon sahneleri bile bunu gizlemeye yetmedi.
Bir kere az buçuk film izlemiş herkesin gerçek katilin kim olduğunu anlaması için herhalde yarım saat yetmiştir. Yani film sonunda sizi ters köşeye yatırmayı başaramıyor, deniyor ama olmuyor, çünkü baştan o kadar belli edilmiş ki mevzu. İkincisi filmin sonlarındaki o aksiyon sahneleri nedir be kardeşim? Bu kadar gereksiz, sadece aksiyon sahnesi çekmiş olmak için çekilmiş sahnelerin anlamı ne yani? Hele o köprüden uçma olayı hasta etti beni. Bir de yıllar önce Ronin'de en babası yapılmış trafiğe ters yönde gitme olayı yapıştırmışlar tam olmuş. Üçüncüsü ben Kemal İmirzalıoğlu'nun oynadığı başkomiser Celal ile Berrak Tüzünataç'ın oynadığı Ezo karakterinin ilişkisini de pek anlamadım. Önce bir bakıştılar, sonra şakacıktan yumruklaştılar, sonra da daha biz ne oluyor demeden yatakta gördük arkadaşları. Sanki Uğur Yücel filme bir de sevişme sahnesi koyalım demiş, ya da Kenan İmirzalıoğlu her filmde mutlaka sevişir diye düşünülmüş falan gibi. Uğur Yücel demişken, O'nun oynadığı karakter ile Ceyda Düvenci'nin oynadığı Cavidan'ın ilişkisi de ayrı bir muamma, niye var, olmasa ne olurdu, sırf Ceyda'ya da bir rol çıksın diye mi eklenmiş anlamadım. Yerli filmler hakkında kötü konuşmayayım istiyorum, ama bir türlü mümkün olmuyor. Bu senaryo işi çözülmediği sürece iyi konuşmak pek mümkün olmayacak ama galiba...
Oyunculuklara lafım yok, sanki biraz abartılı, fazla stilize, ama her biri kendini öyle ya da böyle ispat etmiş isimler. Keşke Nejat İşler'in rolü biraz daha uzun olsaymış.
Sonuç olarak, görüntü ve kurgusu için seyredilebilecek bir film, tabii aklınızı senaryodaki boşluklardan uzak tutmayı becerebilirseniz.

No comments:

Yamaha MT-09 Reklam Filmi

Reklam filmi paylaşmak pek alışkanlığım değil, ama muhteşem görüntüler ve Japonya birlikteliğini ıskalayamazdım.