Thursday, July 29, 2010

Kara Kule - Eve Giden Yol

  Altın Kitaplar Kara Kule çizgiromanlarını yayınlamaya devam ediyor. Dizinin ikinci kitabı 'The Dark Tower - The Long Road Home', 'Kara Kule - Eve Giden Yol' adıyla raflardaki yerini aldı. Roland ve arkadaşlarının ilk seri olan 'Silahşör'ün Doğuşu' ndaki maceralarının bir devamı niteliğinde olan 'Eve Giden Yol', ka-tet'in Mejis Baronluğu'ndan Gilead'a dönüş yolunda yaşadıklarını anlatıyor.
Yaratıcı kadro da aynı, Robin Furth'un yazdığı, Peter David tarafından senaryolaştırılmış çizgiromanın çizerleri Jae Lee ve Richard Isanove. Stephen King ise yönetici sıfatıyla yer almış projede.

Lost İçin Son Söz

Uzun zamandır Lost üzerine bir iki kelam edeyim diyorum, ama açıkçası ne diyeceğimi pek bilemediğim için elim klavyeye gitmedi. Ben de, herkes gibi, final bölümü sona erdiğinde derin bir hayal kırıklığı yaşadığım, hadi daha net olalım, kendimi kandırılmış hissettiğim için herhalde...
Açıkçası neredeyse beş yıldır bilfiil takip ettikten, ada ile onlarca teori okuyup 'ada nedir?' sorusuna kafa yorduktan sonra hiçbir cevap alamamak biraz koyuyor adama. Tek tam anlamıyla açıklama getirilen nokta flash-sideways'in ne olduğu herhalde. Ada ile ilgili diğer merak edilenler ise - tabii bir açıklama varsa - son günlerde sıkça lafı edilen Abrams ve Lindelof'un bir sinema filmine kalmış gibi. Eh, ceplerini biraz da sinema salonlarında doldurmak peşinde gençler herhalde...
Neyse, lafı kısa keseyim de daha fazla sinirimi bozmayayım. Zaten söylenecek herşey söylendi herhalde.
Lost final sezonu üzerine detaylı bir incelemeyi buradan okuyabilirsiniz.

Friday, July 9, 2010

Foto! (2)


Bu kadar Battlestar Galactica'dan bahsetmişken onun selefini anmamak da olmaz. İşte ilk Galactica'nın Apollo ve Starbuck'ı, askerlik hatırası tadında karşınızda... Ve evet, Starbuck o zamanlar erkekti!

So Say We All!

  Hiç çekinmeden izlediğim en güzel dizi diyebilirim Battlestar Galactica (BSG) için. Doğruyu söylemek gerekirse yeniden çekileceğini ilk duyduğumda - o dönemden aklımda kalanlar sadece Apollo, Starbuck gibi isimler ile gözlerinin yerinde gidip gelen kırmızı ışıklar olan, 'saylon' denilen robotlar olsa da - epeyce bozulmuş, 'dokunmayın çocukluk anılarıma' tripleri yapmıştım kendi kendime. Ama birgün, şans eseri bir bölümünü izledikten sonra bağımlısı oldum, hemen bütün bölümlerini bulup baştan izlemeye başladım. Son sezonun son bölümüne kadar da aynı zevkle izlemeyi sürdürdüm.
  ABD'de ilk kez 14 Ocak 2005'te yayınlanan ve toplamda 73 bölüme ulaşan BSG'nın hikayesi, insanların yaşadığı Oniki Koloni'nin kendi yarattıkları robotlar, yani Cylon'lar, tarafından saldırıya uğraması ile başlıyor. Milyarlarca insan ölüyor, kalan yaklaşık 50,000 kişi ise, artık emeklilik yaşına gelmiş eski bir savaş gemisi olan BSG önderliğinde bir filo ile uzayda bir yandan Cylon'lardan kaçıyor, bir yandan kendilerine yeni bir ev arıyor. Zamanla, insanlığın ilk ortaya çıktığı ve hakkında sadece dinsel metinlerde kapalı ifadelerin olduğu Dünya'nın, kimi zaman mistik yönlere de kayan arayışına dönüşüyor bu yolculuk.


  Basit bir bilimkurgu hikayesi olabilecek bu malzeme öyle kullanılmış ki, BSG'nın bu uzun yolculuğu gündelik hayatımızın kapsamlı bir sorgulamasına dönüştürülmüş. Bu dev uzay gemisi ve onun eşlikçilerinde yaşanan olaylar hergün gördüğümüz, yaşadığımız olaylardan hiç farklı değil; filonun enerji gereksinimini sağlayan gemideki işçiler greve gidiyor, yapılan seçimlerde istediği aday seçilmediği için asker yönetime el koymaya çalışıyor, yeni bir din ortaya çıkıyor ve dinsel çatışmalar yaşanıyor, karaborsaya düşen ilaçlar yüzünden insanlar ölüyor, hainler kahraman, kahramanlar hain, dostlar düşman, düşmanlar dost oluyor... Derinlikli işlenmiş karakterler de inandırıcı, hiçbiri burnundan kıl aldırmayan gerçeküstü tiplemeler değil, acı çeken, ağlayan, sevinen, inanan, inaçlarını sorgulayan sıradan insanlar. Öyle ki, izleyici de BSG mürettabatının bir parçası haline geliyor zamanla. Belki de bu yüzden dizi fanları arasında en tutkulu olanlar BSG'ninkiler...
  İlginç bir nokta da din konusu. İnsanların çok tanrılı dinine karşı Cylon'ların tek tanrılı bir dini var ve eylemlerinin çoğunu bu tek tanrı adına yapıyorlar. Özellikle 3. sezon başında, insanların yerleştiği New Caprica adlı gezegeni işgal eden Cylon'ların yarattığı görüntüler - ki ABD'nin Irak İşgali'ne benzerliği tartışılmaz - Medeniyetler Çatışması tezlerine bir gönderme sanki...
  Oyunculara gelince, Amiral William Adama rolündeki Edward James Olmos, Başkan Laura Roslin rolünde Mary McDonnell, Kara Thrace (Starbuck) rolünde Katee Sackhoff, Lee Adama (Apollo) rolünde Jamie Bamber, Dr. Gaius Balthar rolünde James Callis ve Number Six olarak izlediğimiz Tricia Helfer gerçekten unutulmaz performanlar sergiliyor.
  Özellikle 4. sezonun son bölümlerinde tepe yapan heyecan neredeyse bir sonraki bölümü bekleyemez hale getirmişti beni. Galactica'nın artık sızlayan yaşlı kemiklerinin isyan etmesi, hem Cylon'ların hem insanlığın son umudu bir çocuk için ezeli düşmanların ittifak yapması ve peşinden gidilen bir intihar görevi, opera rüyasının muhteşem bir sona bağlanması, Adama'nın gözyaşları... Özlüyorum Battlestar Galactica'yı, yerine koyulabilecek kalitede bir dizi de bulamıyorum.

BSG için detaylı bir zaman çizelgesi...

Wednesday, July 7, 2010

Kara Kule - Silahşör'ün Doğuşu

  Stephen King'in Kara Kule Evreni'ne görsellik kazandıran Marvel Comics etiketli çizgiroman serisi Türkiye'de Altın Kitaplar Yayınevi tarafından basılmaya başlandı. 2007 yılında yayınlanmış toplam yedi sayılık ilk miniseri olan 'The Dark Tower: The Gunslinger Born' un Türkçe basımı 240 sayfalık tek cilt olarak yapılmış, ikincisi olan 'The Dark Tower: The Long Road Home' da yoldaymış.
  Roland Deschain'in silahşör oluşu ve babası tarafından arkadaşları Alain ve Cuthbert ile Mejis Baronluğu'ndaki Hambry'ye yollanması sonrasında başından geçenler anlatılıyor bu ilk miniseride. Daha çok ilk kitap 'The Gunslinger' ve dördüncü kitap 'Wizard and Glass' a çeşitli göndermeler yapılan, Roland'ın hayatının bilmediğimiz bir dönemi anlatılıyor.
  Öykü Robin Furth tarafından yazılmış, senaryo ise Peter David'e ait. Çizimler Jae Lee'nin elinden çıkmış, Richard Isanove de renklendirmeleri yapmış. Stephen King ise yönetici sıfatıyla yer alıyor çalışmada.
  Göze hitap eden, gösterişli sayfalarıyla dikkat çekici bir çizgiroman. Ama hem hikaye hem de çizimleri bana ilk okuduğum günden beri biraz ruhsuz geldi. Sanki Jae Lee'nin kitabın sonunda görme mutluluğuna eriştiğimiz orijinal eskizleri, abartılı renklendirme olmadan, çok daha etkileyici olurmuş, sanki King hikayeye biraz daha katılsa çok daha doyurucu olabilirmiş gibi geliyor bana. Bir de tabii Altın Kitaplar, orijinal kitapların son kısımlarındaki Kara Kule Evreni'ni oldukça detaylıca anlatan bölümleri almamakla ayıp etmiş Kara Kule fanlarına...

Thursday, July 1, 2010

Adam Çözmüş...

Malumunuz, iPhone 4, özellikle sol elle yapılan aramalarda, antenin kapanmasından dolayı erişim problemleri yaşıyormuş. Apple'ın ticari tavrından hiç hazzetmeyen ve her türlü Apple ürününden uzak durmaya yeminli biri olarak beni fazla da ilgilendirmiyor bu mevzu. Ama aşağıdaki öneriyi görünce kendimi tutamadım. Adam çözmüş harbiden...

Yamaha MT-09 Reklam Filmi

Reklam filmi paylaşmak pek alışkanlığım değil, ama muhteşem görüntüler ve Japonya birlikteliğini ıskalayamazdım.